3 Aralık 2017 Pazar

ANISI BİZ OLALIM BU SOKAKLARIN


Anısı biz olalım bu sokakların  
öpüşmediğimiz tek saçak altı  
hiçbir otobüs durağı kalmasın  
Biz yürüyelim kent güzelleşsin  
gürültüsüz sözcükler bulalım  
yeni sevinçlere benzeyen  

Biz gelince bir yağmur başlar  
yüzün çizilir buğulanan camlara  
bir uzun karartma biter  
akasyalar köpürür birdenbire  
ve her avluda adınla anılan  
çiçekler sulanır akşamüstleri  

Bir arkadaş evine uğrarız yolüstü  
bir fincan kahve içeriz, ısıtır bizi  
başını sessizce omzuma koyarsın  
gülüreyhan olur soluğun  
Biz kalırız kuşlar dönüp gelir  
her balkonda bir menekşe sesi  

Belki yeniden güzelleştiririz  
adları değiştirilen parkları  
perdeleri hiç açılmayan evlerde  
ışıklar yanar çocuk sesleri duyulur  
tanıdık sevinçlerle dolar yeniden  
kendi sesini kemiren alanlar  

Anısı biz olalım bu sokakların  
ve hiç durmadan yağmur yağsın  
Biz gürültüsüz sözcükler bulalım  
sarmaşıklar fısıldaşsın yine  
Gidersek birlikte gideriz  
yeni sevinçler buluruz hüzne benzeyen  
Ahmet TELLİ

12 Ekim 2017 Perşembe

EFLATUN CEM GÜNEY DEYİNCE AKLIMIZA NELER GELMELİDİR ?


  •  Eflatun Cem Güney, geleneksel halk hikayelerimizi ve masallarımızı derlemiştir.
  • Masalcı baba olarak bilinir.
  • Türkçe öğretmenidir.
  •  Kuva-yı Milliye'nin yayın organı Öğüd gazetesinde görev yaparken, bir taraftan da İrşat dergisini çıkardı.
  • Anadolu'nun çeşitli yörelerinde, yerel sanat dergilerinin çıkması için çalışmalar yaptı.
  •  Danimarka'da bulunan Andersen Kurumu; 1956 yılında '' Acil Sofram Açıl'' adlı eseriyle yazara, Dünya Çocuk Edebiyatı Onur Belgesi verdi. Dede Korkut Masalları adlı kitabıyla bu ödülü 1960 yılında tekrar kazandı.
  • Milli Eğitim Bakanlığı'nca, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü yardımcılığına atanan Güney, İstanbul Radyosu'nda "Bir Varmış Bir Yokmuş" adlı programda anlattığı masallar büyük beğeni topladı.
  •  1981 yılında, öldü.

Eflatun Cem Güney'in Eserleri

  • Halk Şiiri Antolojisi
  • Dertli Kaval
  • En Güzel Türk Masalları
  • Halk Türküleri
  • Bir Varmış Bir Yokmuş
  • Nasrettin Hoca Fıkraları
  • Evvel Zaman İçinde
  • Dede Korkut Masalları
  • Gökten Uç Elma Düştü
  • Az Gittim Uz Gittim, Folklor ve Eğitim
  • Folklor ve Halk Edebiyatı

ESMA-ÜL HÜSNA (ALLAH'IN 99 İSMİ)

"En güzel isimler (Esmaü'l Hüsna) Allah'ındır. O halde O'na o güzel isimlerle dua edin." [ ArafSuresi,180 ]
"Allah'ın 99 ismi vardır, Kim bunları sayarsa [Ahsaha] cennete gider" [ Buhari, Müslim ]
1- Allah(C.C.): "Eşi benzeri olmayan, bütün noksan sıfatlardan münezzeh tek ilah, Her biri sonsuz bir hazine olan bütün isimlerini kuşatan özel ismi. İsimlerin sultanı."
2- Er-Rahmân: "Dünyada bütün mahlükata merhamet eden, şefkat gösteren, ihsan eden."
3- Er-Rahîm: "Ahirette, müminlere sonsuz ikram, lütuf ve ihsanda bulunan."
4- El-Melik: "Mülkün, kainatın sahibi, mülk ve saltanatı devamlı olan."
5- El-Kuddûs: "Her noksanlıktan uzak ve her türlü takdıse layık olan."  
6- Es-Selâm: "Her türlü tehlikelerden selamete çıkaran."
7- El-Mü'min: "Güven veren, emin kılan, koruyan."
8- El-Müheymin: "Her şeyi görüp gözeten."
9- El-Azîz: "İzzet sahibi, her şeye galip olan."
10- El-Cebbâr: "Azamet ve kudret sahibi. Dilediğini yapan ve yaptıran."   
11- El-Mütekebbir: "Büyüklükte eşi, benzeri olmayan."
12- El-Hâlık: "Yaratan, yoktan var eden."
13- El-Bâri: "Her şeyi kusursuz ve uyumlu yaratan."
14- El-Musavvir: ''Varlıklara şekil veren."
15- El-Gaffâr: "Günahları örten ve çok mağfiret eden."
16- El-Kahhâr: "Her şeye, her istediğini yapacak surette, galip ve hakim olan."  
17- El-Vehhâb: "Karşılıksız hibeler veren, çok fazla ihsan eden."   
18- Er-Rezzâk: "Bütün mahlükatın rızkını veren ve ihtiyacını karşılayan."  
19- El-Fettâh: "Her türlü müşkülleri açan ve kolaylaştıran, darlıktan kurtaran. "
20- El-Alîm: "Gizli açık, geçmiş, gelecek, her şeyi en ince detaylarına kadar bilen."
21- El-Kâbıd: "Dilediğine darlık veren, sıkan, daraltan."
22- El-Bâsıt: "Dilediğine bolluk veren, açan, genişleten."
23- El-Hâfıd: "Dereceleri alçaltan"
24- Er-Râfi: "Şeref verip yükselten."
25- El-Mu'ız: "Dilediğini aziz eden, izzet veren."
26- El-Müzil: "Dilediğini zillete düşüren."
27- Es-Semi: "Her şeyi en iyi işiten."
28- El-Basîr: "Gizli açık, her şeyi en iyi gören."
29- El-Hakem: "Mutlak hakim, hakkı batıldan ayıran. Hikmetle hükmeden."
30- El-Adl: "Mutlak adil, çok adaletli."
31- El-Latîf: "Lütuf ve ihsan sahibi olan. Bütün incelikleri bilen."  
32- El-Habîr: "Olmuş olacak her şeyden haberdar."
33- El-Halîm: "Cezada, acele etmeyen, yumuşak davranan."
34- El-Azîm: "Büyüklükte benzeri yok. Pek yüce."
35- El-Gafûr: "Affı, mağfireti bol."
36- Eş-Şekûr: "Az amele, çok sevap veren."
37- El-Aliyy: "Yüceler yücesi, çok yüce."
38- El-Kebîr: "Büyüklükte benzeri yok, pek büyük."
39- El-Hafîz: "Her şeyi koruyucu olan."
40- El-Mukît: "Her yaratılmışın rızkını, gıdasını veren, tayin eden."
41- El-Hasîb: "Kulların hesabını en iyi gören."
42- El-Celîl: "Celal ve azamet sahibi olan."
43- El-Kerîm: "Keremi, lütuf ve ihsanı bol, karşılıksız veren, çok ikram eden."  
44- Er-Rakîb: "Her varlığı, her işi her an görüp, gözeten, kontrolü altında tutan."  
45- El-Mucîb: "Duaları, istekleri kabul eden".
46- El-Vâsi: "Rahmet, kudret ve ilmi ile her şeyi ihata eden'"
47- El-Hakîm: "Her işi hikmetli, her şeyi hikmetle yaratan."
48- El-Vedûd: "Kullarını en fazla seven, sevilmeye en layık olan."     
49- El-Mecîd: "Her türlü övgüye layık bulunan."
50- El-Bâis: "Ölüleri dirilten."
51- Eş-Şehîd: "Her zaman her yerde hazır ve nazır olan."
52- El-Hakk: "Varlığı hiç değişmeden duran. Var olan, hakkı ortaya çıkaran."   
53- El-Vekîl: "Kendisine tevekkül edenlerin işlerini en iyi neticeye ulaştıran."   
54- El-Kaviyy: "Kudreti en üstün ve hiç azalmaz."
55- El-Metîn: "Kuvvet ve kudret kaynağı, pek güçlü."
56- El-Veliyy: "İnananların dostu, onları sevip yardım eden."
57- El-Hamîd: "Her türlü hamd ve senaya layık olan."
58- El-Muhsî: "Yarattığı ve yaratacağı bütün varlıkların sayısını bilen."
59- El-Mübdi: "Maddesiz, örneksiz yaratan."
60- El-Muîd: ''Yarattıklarını yok edip, sonra tekrar diriltecek olan."
61- El-Muhyî: "İhya eden, dirilten, can veren."
62- El-Mümît: "Her canlıya ölümü tattıran."
63- El-Hayy: "Ezeli ve ebedi hayat sahibi."
64- El-Kayyûm: 'Varlıkları diri tutan, zatı ile kaim olan."
65- El-Vâcid: "Kendisinden hiçbir şey gizli kalmayan, istediğini, istediği vakit bulan."
66- El-Macîd: "Kadri ve şanı büyük, keremi, ihsanı bol olan."
67- El-Vâhid: "Zat, sıfat ve fiillerinde benzeri ve ortağı olmayan, tek olan."
68- Es-Samed: "Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, herkesin muhtaç olduğu."
69- El-Kâdir: "Dilediğini dilediği gibi yaratmaya muktedir olan."
70- El-Muktedir: "Dilediği gibi tasarruf eden, her şeyi kolayca yaratan kudret sahibi."
71- El-Mukaddim: "Dilediğini, öne alan, yükselten."
72- El-Muahhir: "Dilediğini sona alan, erteleyen, alçaltan."
73- El-Evvel: "Ezeli olan, varlığının başlangıcı olmayan."
74- El-Âhir: "Ebedi olan, varlığının sonu olmayan."
75- El-Zâhir: "Varlığı açık, aşikar olan, kesin delillerle bilinen. "  
76- El-Bâtın: "Akılların idrak edemeyeceği, yüceliği gizli olan. "
77- El-Vâlî: "Bütün kainatı idare eden."
78- El-Müteâlî: "Son derece yüce olan."
79- El-Berr: "İyilik ve ihsanı bol, iyilik ve ihsan kaynağı."
80- Et-Tevvâb: "Tevbeleri kabul edip, günahları bağışlayan."
81- El-Müntekim: "Zalimlerin cezasını veren, intikam alan."
82- El-Afüvv: "Affı çok olan, günahları affetmeyi seven."
83- Er-Raûf: "Çok merhametli, pek şefkatli."
84- Mâlik-ül Mülk: "Mülkün, her varlığın sahibi."
85- Zül-Celâli vel ikrâm: "Celal, azamet ve pek büyük ikram sahibi."
86- El-Muksit: "Her işi birbirine uygun yapan."
87- El-Câmi: "Mahşerde her mahlükatı bir araya toplayan."
88- El-Ganiyy: "Her türlü zenginlik sahibi, ihtiyacı olmayan."
89- El-Mugnî: "Müstağni kılan. ihtiyaç gideren, zengin eden."
90- El-Mâni: "Dilemediği şeye mani olan, engelleyen."
91- Ed-Dârr: "Elem, zarar verenleri yaratan."
92- En-Nâfi: "Fayda veren şeyleri yaratan."
93- En-Nûr: "Alemleri nurlandıran, dilediğine nur veren."
94- El-Hâdî: "Hidayet veren."
95- El-Bedî: "Eşi ve benzeri olmayan güzellik sahibi, eşsiz yaratan."
96- El-Bâkî: ''Varlığının sonu olmayan, ebedi olan."
97- El-Vâris: "Her şeyin asıl sahibi olan."
98- Er-Reşîd: "İrşada muhtaç olmayan, doğru yolu gösteren.  "  
99- Es-Sabûr: "Ceza vermede acele etmeyen."

10 Ekim 2017 Salı

RUHUNA VE BEDENİNE AYIRACAĞIN EN İYİ VAKTİN ADIDIR: YOGA



-Neden Yoga yapmalı?

• Yoganın en önemli amacı, zihni sadelik ve huzura ulaştırmak için yenilemektir. 
• Kaslara ve kemiklere baskı yapan diğer egzersiz türlerinin tersine, Yoga vücudu yavaşça canlandırır. 
• Yoga, vücudu yenileyerek zihni modern hayatın hızlı temposundan kaynaklanan olumsuz düşüncelerden uzaklaştırır. 
• Yoga uygulaması, içinizi umut ve iyimserlikle doldurur. 
• Yoga, kusursuz sağlık ve manevi mutluluk yolundaki tüm zorlukların üstesinden gelmenizi sağlar. 
• Yoga, yeniden doğuştur. 

-Yoganın başlıca faydaları nelerdir?

Yoga her türlü derdimizde, sıkıntımızda, hastalığımızda ve sağlığımızda bize yardımcı olan bir öğreti, çalıştıkça bize mutluluk, sevinç, huzur veren, yaşadığımız bütün sıkıntıları diğer insanlara göre daha rahat atlatmamızı sağlayan, tamamen olumlu hayata hazırlayan en güzel çalışmadır. Esenlik ve ideal sağlık kazandırır, bedeni ve zihni güçlendirir… 

-Yoganın tedavi edici özelliği var mı?

Yoganın bilinen çok fazla yararı vardır. Araştırmalara göre bazı rahatsızlıklarda yoga rahatlatıcı ve iyileşme sürecinde destekleyicidir. Bunun yanı sıra gözlemlenen yararlarının bazılarının aşağıdaki gibi olduğu söylenmektedir: 
• Enerjinin, gücün, dayanma sınırının ve tahammülün artması. 
• Vücuttaki kıvraklığın ve esnekliğin artması. 
• Hafızayı, zihinsel güçleri, kendine güveni, kararlılığı yükselten esneklik, uyanıklık ve uyum sağlama yeteneğinin artması. 
• Nefes almanın, metabolizmanın, dolaşımın, sindirimin ve iç salgı bezlerinin faaliyetlerinin artması. 
• Ağrıları, sızıları ve çeşitli hastalıkları da içeren fiziksel bazı engelleri kaldırmaya yardımcı olacak kasların, iç organların, bağların ve ve tüm vücut kaslarının uyarılması. 
⧪ Yogaya yeni başlayacaklar için de bir youtuber önermek isterim: ELVİN LEVİNLER. @elvinimin şeklinde youtube yazarsanız daha rahat bulabilirsiniz.

6 Ekim 2017 Cuma

BALDO PİRİNÇ DİYE BİLİNEN PİRİNÇ ÇEŞİDİNİN İSMİNDEKİ BALDO NE ANLAMA GELMEKTEDİR? BALDO NE DEMEKTİR?

Bir pirinç çeşidi olarak bildiğimiz baldo pirinçte geçen "baldo" kelimesinin anlamı, İtalyancada yiğit, cesur, gözüpek anlamına gelmektedir.

Türkçede En Fazla Anlamı Olan Kelime Nedir?

Türkçede tek bir kelimenin birden çok anlamı vardır. Yan anlam, temel anlam, mecaz anla. Ama bir kelimenin 56 farklı anlama geleceği kimsenin aklına gelmez.
Evet "çıkmak" sözcüğü TDK'nın tespiti doğrultusunda 56 farklı anlamı vardır.

3 Ekim 2017 Salı

NÖROFİBROMATOSİZ HASTALIĞI NEDIR? BU HASTALIK HANGİ DURUMLARDA ORTAYA ÇIKAR?


Nörofibromatozis hastalığı, sinir sisteminin çeşitli kısımlarında ya da vücudun herhangi bir yerinde tümörün gelişmesine zemin hazırlayan, cilt ve kemik gibi dokuları da etkileyebilen bir hastalıktır.
Nörofibromatozis hastalığı, anne ya da babadan geçmekte veya anne  babadan gelen sperm ve yumurta hücresinde olan yeni bir değişiklik (mutasyon) sonucunda ortaya çıkmaktadır. NF hastalarının yarısı hastalığı ana ya da babalarından alırken, diğer yarısı sebebi bilinmeyen mutasyonlar sonucunda hasta olurlar.
Nörofibromatozis hastalığının 2 tipi vardır:
Nörofibromatozis tip 1 (NF1): 4000 kişide 1 oranında görülür. Belirtileri arasında ciltte çok sayıda cafe-au-lait (CLS) olarak adlandırılan sütlü kahve renkli lekeler, nörofibrom adı verilen urlar ve omurilikte eğilme (skolyoz) söz konusudur. Bunların yanı sıra beyinde, kafa sinirlerinde ya da omurilikte tümörler gelişebilmektedir. Hastaların yaklaşık %50’sinde öğrenme ile ilgili zihinsel problemler görülebilmektedir.
Nörofibromatozis tip 2 (NF2): Tip1'e göre daha nadir görülmekte, 40.000'de bir kişide ortaya çıkmaktadır. Kafa sinirlerinde ve omurilikten çıkan sinirlerde de tümörler gelişebilir. Duyu organlarındaki ve sinirlerdeki tümörler nedeniyle işitme kaybı 10’lu ya da 20’li yaşların başlarında hastalığın ilk belirtisi olarak ortaya çıkmaktadır.

2 Ekim 2017 Pazartesi

CURNATA NEDİR ?

Curnata,Tavukgillerden, boz renkli, benekli, yurdumuzda en çok sonbaharda eti için avlanan, etinden ve yumurtasından yararlanılan göçebe kuş.

PEDAGOG NEDİR? KİMLERE PEDAGOG DENİLİR?

Pedagoji(Pedagoji bilimi, çocukların duygusal, zihinsel ve de sosyal gelişimlerini inceleyerek ruh sağlığı hakkında bilgiler edinmeye çalışan bir bilimdir.) bilimi ile uğraşan kişilere denilir.

PEDAGOJİ NE DEMEKTİR ?

Pedagoji bilimi, çocukların duygusal, zihinsel ve de sosyal gelişimlerini inceleyerek ruh sağlığı hakkında bilgiler edinmeye çalışan bir bilimdir.Eğitim fakültelerinde verilen eğitim genellikle pedagoji temelli bir eğitim sürecini izler.

24 Eylül 2017 Pazar

SUNAY AKIN - ÇUKUR

Bilerek mi yanına
almadın giderken
başının yastıkta
bıraktığı
çukuru
Güveniyordum
oysa ben sevgimize
vapur iskelesi
ya da tren istasyonundaki
saatin doğruluğu kadar
Beni senin gibi
bir de annem terketmişti
ki göbeğimde durur
onun yokluğundan
bana kalan
çukur

CUMHURİYET TARİHİNİN EN UZUN SÜRE BAŞBAKANLIK YAPMIŞ DEVLET ADAMI KİMDİR?

İSMET İNÖNÜ (1884-1973)







   Cumhuriyet döneminin ilk başbakanıdır. 3 dönem ve 16 yıl 4 ay başbakanlık süresiyle Cumhuriyet tarihinde en uzun süre başbakanlık yapmıştır. Türkiye Cumhuriyetinin 2. Cumhurbaşkanıdır ayn zamanda. Kendisiyle ilgili söylenen “kafasının içinde kırk tilki dolaşır, kırkının da kuyruğu birbirine değmez” deyimiyle hatırlanır





22 Eylül 2017 Cuma

SONBAHAR EKİNOKSU NEDİR ?

SONBAHAR EKİNOKSU NEDİR ? 

 Kuzey ve Güney Yarım Küre , güneş ışınları öğle vakti Ekvator'a 90°lik açı ile düşer. gölge boyu Ekvator'da sıfırdır. Güneş ışınları bu tarihten itibaren Güney Yarım Küre'ye dik düşmeye başlar. Bu tarihten itibaren Kuzey Yarım Küre'de geceler, gündüzlerden uzun olmaya başlar. Güney Yarım Küre'de ise tam tersi olur. Bu tarih Kuzey Yarım Küre'de Sonbahar, Güney Yarım Küre'de İlkbahar başlangıcıdır. Aydınlanma çemberi kutup noktalarına teğet geçer. Bu tarihte Güneş her iki kutup noktasında da görülür. Dünya'da gece ve gündüz birbirine eşit olur. Bu tarih Kuzey Kutup Noktası'nda 6 aylık gecenin, Güney Kutup Noktası'nda ise 6 aylık gündüzün başlangıcıdır.

EKİNOKS NEDİR ?

Güneş'ten gelen ışınlar 21 mart ve 21 eylül tarihlerinde ekvatora dik düşer. Her yerde gece ve gündüzler eşit olur, bu duruma Ekinoks denir.

EKİNOKS TARİHLERİ NELERDİR?

21 Mart ekinoksunun özellikleri nelerdir?
Güneş ışınları öğle vakti Ekvator'a dik açı ile düşer.
Kuzey Yarımkürede İlkbahar, Güney Yarımkürede Sonbaharın başladığı tarihtir.
Ekvatorda gölge boyu sıfırdır.
21 Mart tarihinden itibaren Kuzey Yarımkürede gündüzler, Güney Yarımkürede geceler daha uzun olmaya başlar.
Aydınlanma çemberi kutup noktalarına teğettir.
Kuzey Kutbu'nda 6 ay gündüzün, Güney Kutbu'nda 6 ay gecenin süreceği günlerin başlangıcıdır.
Gece ve gündüz süreleri birbirine eşittir.
23 Eylül ekinoksunun özellikleri nelerdir?
Kuzey Yarımkürede Sonbahar, Güney Yarımkürede İlkbaharın başladığı tarihtir.
Ekvatorda gölge boyu sıfırdır.
Güneş ışınları öğle vakti Ekvator'a dik açı ile düşer.
Aydınlanma çemberi kutup noktalarına teğettir.
23 Eylül tarihinden itibaren Kuzey Yarımkürede geceler, Güney Yarımkürede gündüzler daha uzun olmaya başlar.
Gece ve gündüz süreleri birbirine eşittir.
Kuzey Kutbu'nda 6 ay gecenin, Güney Kutbu'nda 6 ay gündüzün süreceği günlerin başlangıcıdır.

KEMAL HAMAMCIOĞLU- BİRİNİ PENCERE KENARINA ÇİÇEK KOYACAK KADAR SEV

Canım,
Birini pencere kenarına çiçek koyacak kadar sevmek lazım.
His boşluğu ve iç burkulması diye bir şey varmış.
Çok sevince anladım.
Hayat, o evde yerin yok diyor. Yerini bil.
Evdeki ve sokaktaki tüm savaşları kaybettiğim yerdeyim.
Hala güzel olduğunu bilmeden, güzel duranı seviyorum.
Ellerini takip ediyorum,
hala.
Elin ısısıyla kalbin ısısı birbirine ne yakınmış.
Kalp sıkışıyor, el buz.
Yüzümü yağmura uzatsam geçecek diyorum.
Geçmiyor.
Ev buz.
Anlamaktan yoruldum.
Sarılmaktan.
Sen, o evde – sarılmaktan korkanların en uzağında dur, olur mu?
Öyle birine aşık ol ki, her şeyi unut. Dans etmeyi hatırla.
Birini pencere kenarına çiçek koyacak kadar sev.
Çok sev. Çok küs. Çok barış.
Ellerini takip et sonra.
Ellerinde ne gördüğümü bulursan sonunda,
gülümse.
Güzel gülene aşık ol.
Aşık olursan bir gün benim kadar.
Yüzünü yağmura uzat…
Geçti, geçti desin biri.
Hiç geçmesin…
Artık senin de bir şiirin var!

                                                          KEMAL HAMAMCIOĞLU

GOETHE'NİN HZ. MUHAMMED'E YAZDIĞI ŞİİR

Batı dünyasının gelmiş geçmiş en büyük edibi olarak kabul edilen ve Müslüman olup olmadığı hakkında çeşitli spekülasyonlar bulunan Alman şair ve yazar Wolfgang von Goethe , ömrünün son yıllarında Doğu medeniyetini ve İslam'ı tanımak amacıyla çeşitli çalışmalar yapmıştı.
Almanca çevirisi Ercan Arslaner tarafından yapılmıştır.

GOETHE'NİN HZ. MUHAMMED İÇİN YAZDIĞI ŞİİR

Sevinç sevinç berrak
Ve yıldız yıldız parlak
Bir dağ pınarı
Üstünde beyaz bulutların
Ve kuytusunda bir yeşil yamacın
Aziz ruhlar sallamış beşiğini
Veda edip çocuk tazeliğiyle bulutlara
Raks eder gibi iner mermer kayalara
Haykırır sevincini semalara
Dağ geçitlerinde
Önüne katar renk renk çakılları
Ve bağrına basar kardeş pınarları
Çiçeklenir ayak bastığı yerler
Ve nefesiyle yeşerir çimenler
Yoldaşı olur şimdi ırmaklar
Ovaları doldurur gümüş ışıklar
Bir ses yükselir pınarlardan
"Kardeş ayırma bizi koynundan,
Bekliyor Yaratan.
Yoksa bizi çölün kumları yutacak
Güneş kanımızı kurutacak
Kardeş,
Dağın ırmaklarını, ovanın ırmaklarını
Hepimizi alıp koynuna
Eriştir bizi yüce Rabbına
Ezelî Deryâ'nın yanına."
Peki, der, dağ pınarı
Kendinde toplar bütün pınarları
Ve haşmetle kabarır göğsü, kolları
Ülkeler açılır uğradığı yerlerde
Yeni şehirler doğar ayaklarının altında...
Kulelerin alev zirvelerini
Ve haşmetli mermer saraylarını
Bırakıp arkasında
Yürür mukadder yolunda
Dalgalanır başının üstünde binlerce bayrak
İhtişamının şahitleri
Evlâtlarını Rabbine ulaştırarak
Karışır İlâhî ummana coşarak!

NOBEL KİMDİR, NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLÜ NE ZAMANDAN BERİ VERİLİYOR, NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLLERİ HANGİ KRİTERLERE GÖRE VERİLİYOR ?

NOBEL KİMDİR ?

Büyük bir İsveçli mucit ve sanayici olan Alfred Nobel, birçok zıt yönleri olan bir insandı. İflas etmiş bir kişinin oğluydu; fakat kendisi bir milyoner oldu. Edebiyat aşığı bir fenciydi, ardından bir ideal bırakan sanayici oldu. Bir servet sahibi oldu; fakat son derece basit yaşadı. Toplum içinde neşeli olmasına rağmen, yalnız olduğu zaman yüzünde tasa ve elem vardı. Bir insanlık aşığı idi; fakat hiç eşi ya da O’nu sevecek bir ailesi olmadı. Vatanına aşık bir kişi idi; fakat yabancı topraklarda yapayalnız öldü. Barış zamanında maden sanayinde ve yol inşaatında kullanılsın diye yeni bir patlayıcı madde olan dinamiti keşfetti; fakat dinamiti bir silah olarak savaşta vatandaşlarını yaralamak ve öldürmek için kullanıldığını gördü.Aynı zamanda barutu keşfi sırasında deneme yaparken yanlışlıkla kardeşini öldürdüğü de söylenegelmiştir. Çok faydalı yaşamı boyunca sık sık, faydasız bir insan olduğu duygusuna kapıldı.

Alfred Nobel’in gerçekten askeri önem taşıyan tek buluşu dumansız baruttu (Balistit) ve mirasın tümü içindeki payı % 10’ dur. 


Alfred Nobel, 21 Ekim 1833’te Stockholm’de doğdu. 1842 yılında ailesi Rusya’ya taşındı. Babası İmmanuel, Rusya’da mühendislik sanayinde çok önemli bir mevki elde etti..
Immanuel Nobel, Kırım Savaşı sonunda çok önemli bir maden yatağı buldu, savaş sırasında hükümetin siparişlerini karşılayarak milyoner oldu; fakat bir süre sonra iflas etti. 1859 yılında ailenin tamamı yeniden İsveç’e döndü. Alfred Nobel 1863 yılında yeniden ailesine katıldı ve babasının laboratuarında patlayıcı maddeler konusunda çalışmalara başladı. Özel olarak kendi kendini yetiştiren Alfred Nobel, yirmi yaşına geldiğinde zaman mükemmel bir kimyacı ve dil bilgini oldu. İsveççe, Rusça, Almanca konuşuyordu.
Babası gibi, Alfred Nobel hayalci ve yaratıcıydı. Fakat iş hayatında daha başarılıydı ve mali ve ekonomik alanda büyük bir başarı sağladı.
Bilimsel keşiflerini endüstri alanında uygulama konusunda başarı kazandı ve 20’den fazla ülkede 80’den fazla şirket kurdu. Gerçekte onun büyüklüğü, ileri görüşlü, yaratıcılık gücü olan insanları etrafına toplayabilmek yeteneğidir. 


O bütün insanlığa karşı derin bir sevgi ve şefkat duyuyordu. Fakirlere karşı daima cömertti. Bir keresinde
 “ölen insanlar için muhteşem anıtlar yaptırmaktansa, fakir insanların karnını doyurmayı tercih ederim” demişti.
En büyük arzusu savaşın son bulacağı günü görmekti. 1896 yılında ölümüne dek, milletler arası barışın sağlanması
için parasını ve zamanını harcadı. O ünlü vasiyetnamesi ile fizik, kimya, fizyoloji, tıp, edebiyat ve
barış konusunda keşif yapan insanlara servet bırakıyordu. Bu öyle bir anıttı ki, ölümünden uzun süre sonra
bile hatırlanacaktı.
Ödüller diploma, altın madalya ve çek olarak her yıl 10 Aralık’da ( Alfred Nobeli’in ölüm gününde) ödül
kazananlara Stockholm’un meşhur Konser Salonunda İsveç Kralı tarafından büyük bir törenle verilir.
İlk ödül, 1901 yılında vasiyeti üzerine verilmiştir.

NOBEL'İN VASİYETNAMESİ


Ardımdan bıraktığım gayrimenkulümün ve servetimin tamamı aşağıdaki şekilde dağıtılacak :
Kapital emniyeti bir şekilde bir fonda toplanmalıdır. Bu fonunun faizi her yıl insanlık için en büyük
katkıda bulunmuş kişilere dağıtılmalıdır. Bu faiz 5 ana bölüme ayrılmalı ve aşağıdaki şekilde tevzi edilmelidir :
Bir bölüm, FİZİK sahasında en büyük keşfi yapan fizikçiye verilmelidir.
Bir bölüm, KİMYA sahasında en büyük keşfi yapan kimyacı verilmelidir.
Bir bölüm, FİZYOLOJİ ya da TIP sahasında en büyük keşfi yapan kişiye verilmelidir.
Bir bölüm, EDEBİYAT sahasında en büyük keşfi yapan kişiye verilmelidir.
Bir bölüm, milletler arası BARIŞ ve KARDEŞLİK için en büyük çalışmayı yapan fizikçiye verilmelidir.
Başta beş dalda verilen ödüllere 1968 yılında İsveç Bankası Alfred Nobel anısına bir de “İktisat ödülü” eklendi..
Fizik ve kimya konusundaki keşifler İsveç Bilim Konseyi’nce değerlendirilmelidir. Edebiyat ve Barış konusunda ödüller, Norveç Parlamentosu tarafından seçilen 5 kişilik bir komite (kurul) tarafından değerlendirilmelidir.
En büyük ve kesin arzum, ödülleri adaylara dağıtılırken kesinlikle milliyet ayrımı gözetilmemesidir. En önemli ödülü alacak kişi bir İskandinavyalı da olabilir, olmayabilir de.”   Paris, kasım 27, 1895   Alfred Bernhard Nobel

Not : Nobel Ödülleri ile ülkemiz ise, 2006 yılında, Orhan PAMUK’UN edebiyat dünyasında aldığı ödülle tanışmış oldu…. 

19 Eylül 2017 Salı

YENİ OKULA BAŞLAYAN ÇOCUKLARA NASIL YAKLAŞILMALIDIR? ÇOCUKLARA OKULU NASIL SEVDİREBİLİRİZ?

Her çocuk okula başlamadan heveslenir. Çünkü bir sürü ve rengarenk kalemler istedikleri kadar kullanabilecekleri kağıtlar vardır. Okula öncelikle bu gözle bakarlar. Başka çevre,başka arkadaşların da bu hevesteki faktörü asla gözardı edilemez. Fakat okula başlar başlamaz velilerin çocuklardan beklentileri başlar. Fakat unutulmamalıdır ki çocukların okula başladıkları çağ aynı zamanda oyun çağıdır. o yüzden çocukları biraz görev ve sorumluluk bilinci ile büyütürken doğa anaya bırakmayı da ihmal etmemeliler.
1. Çocuklar okulu zil çalınca girilir, izinsiz konuşulmaz gibi kurallar bütünü gibi görürken aynı zamanda aynı dünyanın insanı olduğu bir sürü insanla kesişim yeri olarakta görmelidir.
2. Çocuklar yola hayali kurup çıkmalılar.
3. İyi yerlere gelmiş insanlar örnek gösterilmelidir.


4 Ağustos 2017 Cuma

Turgut Uyar'ın en sevilen dizeleri

●AYRILIKLARDAN
“Böyle sessiz ayrılıklarda
 Her“Hayatın kutlu olsun sevgilim
Ki sana değişe değişe aktımKimi zaman bir japon gibi uykusuz kaldım-Uykusuz kalır mı onlar bilmem aslında-Sevgilim sevgilim
●ÇILGIN HÜZÜNLÜ

Bir orman gibi çoğal aramızda” şey önceden belli olur
 En güzel zamanında, aşkın ve hayatın
 İnsan deli olur…”

“Şimdi dolaşıp duruyor aramızda
 Kıpkırmızı bir duygu olarak
 Doğudan batıya bir güz halinde
 Çılgın ve hüzünlü”

●VAİZ SOKAĞI NUMARA 70
“Ben sana kürk alamam doğrusu
Güzel bileklerine bilezik alamam
Bir kap yemek, bir elbise
Öyle bir tad var ki fakirliğimizde
Başka hiçbir şeyde bulamam..”


●GEYİKLI GECE
Hiçbir şey umurumda değil diyorum
 Aşktan ve umuttan başka”

●GÖĞE BAKMA DURAĞI
“Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
 Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
 Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
 Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor”

●ARAMIZDAKİ
“Hayatın kutlu olsun sevgilim
Ki sana değişe değişe aktım
Kimi zaman bir japon gibi uykusuz kaldım
-Uykusuz kalır mı onlar bilmem aslında-
Sevgilim sevgilim
Bir orman gibi çoğal aramızda”





30 Temmuz 2017 Pazar

Anne'ye Dair🌼

Benim annem vardı. Gerçekten.  Kimse bilmese de en iyi ablam bilir. Çok güzel günlermis o günler.  Öyle diyor bende hatırlamam sonuçta hatirlamayacak yaştaydım. Keşke hatırlasam. Ama... 
Neyse ablam dedi ki en son beyaz bluzu vardı.  Onunla zihnimde. Zihinde... 
Benim zihnimde anneme ait bir yer yok. O zaman bu zihnin bana gereği yok. Öyle değil mi ? Bu zihinde her şeye yer var Öykü -Berk'in Nankör Kedi şarkısına, 2009 eurovision birincisi olan şarkı zihnimde ama annem değil.  Ne acayip.
Kimse bilmez ama vardı benim annem. Dilinden dua yüzünden papatya demetleri eksik olmayan bir kadınmış.  Parmak uçlarında dantel nakışı izler varmış. Ve kokusu kimsede bulunmayan cennet kokusuymuş. Önceden belliymiş yani yeri yurdu ama onlar fark edememiş. Neyse sözün özü benim annem bir kere gelmiş eşi bemzeri bulunmayanmış keşke hiç gitmeseymiş.
Mış...
Mış mış muş muş...

9 Haziran 2017 Cuma

Tilavet Secdesi Nedir ? Ne Zaman ve hangi Durumlarda Yapmak Gereklidir ?

Kur'an-ı Kerim'de on dört yerde secde ayeti vardır.  O ayetleri okuyan veya isiten kişinin yapması gereken secdedir.

Tilavet Secdesine niyet edilir " Niyet ettim Allah rızası için tilavet secdesine denilir daha sonra secdeye gidilir üç kere 'sübhane rabbiyel âlâ' denir sonra geri kıyam duruşuna gelinerek 'gufrâneke rabbena ve ileykel mesir' denilerek bitirilir.
• Bu secde hanefi mezhebine göre vacip bir ibadettir, şafî ve hanbelilere ise 
sünnet-i müekkededir.


☆Kur'ân'daki secde ayetleri: 
1- A'râf sûresinin 206, 
2- Ra'd sûresinin 15, 
3- Nahl sûresinin 49, 
4- İsrâ sûresinin 107, 
5- Meryem sûresinin 58, 
6- Hac sûresinin 18, 
7- Furkân sûresinin 60, 
8- Neml sûresinin 25, 
9- Secde sûresinin 15, 
10- Sâd sûresinin 24, 
11- Fussilet sûresinin 37, 
12- Necm sûresinin 62, 
13- İnşikak sûresinin 21, 
14- Alâk sûresinin 19. âyetleri secde ayetleridir.



ABBAS Haydi Abbas, vakit tamam; Akşam diyordun işte oldu akşam. Kur bakalım çilingir soframızı; Dinsin artık bu ...